Sineklerin Tanrısı

Güvenli bir yere götürülmek amacıyla bir uçağa binen farklı yaş gruplarındaki çocuklar, bindikleri uçağa saldırı düzenlenmesi sonucunda ıssız bir adaya düşer. Birbirleri ile buluşup durum değerlendirmesi yapan çocuklar kendilerine bir lider seçer ve yavaş yavaş ada yaşantıları için kural koymaya başlarlar. Adada geçen zaman, içlerindeki vahşiliği ortaya çıkarır ve birbirleri ile çatışmaya başlamalarına yol açar. Gruplar arasında, kendilerini ispatlama çabaları ve birbirlerini yönetme düşüncesi ile ortaya çıkan gerilim giderek artar. Bizlerde Golding sayesinde, çocukların kendi kanunlarını koyarak karşılarındakilere üstünlük kurmalarını ve her karakterin içindeki vahşiliğin ortaya çıkışına şahitlik ederiz.

Bir takım simgesel anlamlar barındıran bu romana alegoridir diyebiliriz. Karakterleri yoğun, olayların birçoğu ima içeren ve hayali bir olayın gerçekmiş gibi anlatıldığı eserleri sevenler için tavsiye edilebilecek bir eserdir. Zaten 1983 yılında Golding’e Nobel Edebiyat Ödülü verilirken söylenen gerekçe aynen şu şekildeydi: “Günümüz dünyası insanının durumunu aydınlatan; yazılarının çeşitliliği, gerçekçi anlatı sanatının açıklığı ve hayali yazılarının evrenselliği ile karakterize romanları için.”